25 Eylül 2013 Çarşamba

2013 YILI BAL HASADI SONRASI ÇALIŞMALARIMDAN KESİTLER

Temmuz ortalarında başladığımız bal hasadı aralıklarla devam etti ve ağustos sonunda geçen yılın yarısı kadar bal hasadıyla tamamlandı. Daha önceki yayınlarda da belirttim ama yine yazayım. Bu yıl mayıs başına kadar her şey yolunda gidiyordu. Hatta bahar bakımı yaparken ( nisan ayında ) güçlü kovanlar rahat çalışsınlar  diye ( burada arıların en yoğun oğul verme zamanı mayısın 2. ve 3. haftasıdır.) birinci kat ile ikinci kat arasına arıların girip çıkacağı kadar boşluk bırakarak daha rahat çalışmalarını istedim. Ne olduysa mayısın ilk haftasında oldu.  Kovan önlerinde avuç avuç arı ölüsüyle karşılaştım. O sırada çevrede yoğun tarım ilacı kullanımı olmuş. Ekinlere ilaç, Ayçiçek ve mısır ekimi yapılan çıplak toprağa ot ilacı... Tarlalar ot ve böcek öldürücü ilaçlarla adeta yıkanmış.
Birinci darbe buradan geldi.  Yaşlı arıcılardan birinin arılığından numuneler alınıp, ilaç kalıntısı olup olmadığı incelenmiş ve pek ilaç etkisine rastlanmamış! Çelişkili bir durum var. Ayrıca Tarımsal faaliyetlerin olmadığı ormanlık alanlarda da kovan önlerinin ölü arılarla dolu olduğunu söyleyen tanıdık arıcılarla karşılaştım.
Arılar tam kendini topladı derken mayıs sonlarında günlerce süren akyelden dolayı hırpalandılar ve arkasından gelen yağışlı ve serin hava  ve ve yaklaşık üç aydır süren kuraklık bal veriminin düşmesine neden oldu. Tabi ki bu durumda zaman bakımından benim de yetersizliklerim oldu.

Eski petekleri ve petek sırlarını eriterek ilk defa bir teneke dolusu mumum oldu.

Kara peteklerin eritilmesi bayağı meşakkatli bir iş.
Sırlar kısa sürede eriyor ve temiz bir mum ortaya çıkıyor. 
Mumun daha temiz ve saf olması için ikinci kez eritilişiyle ilgili foto...
Kararmış peteklerin ilk eritilmesi bu kadar coşkulu olmuyor, daha çok damlalar halinde olmaktadır.
Bu da bal eritme ve dinlendirme kazanı... Allah devlete, millete zeval vermesin sözü galiba böyle durumlarda daha çok kullanılan bir söz... 
 Havaların sıcak olduğu günlerin akşamlarında üç adet kovana formik asit uyguladım.
Kovanın birine 15 cc kadar, birine 30 cc kadar, diğerine 60 cc kadar. Asiti çok verdiğim arı, ana arısını kaybetti .Aşağıdaki  çerçevede kendi yaptığı ana arı görülmektedir.
Bu ana arı yavru yapmaya başladı. 
Eylül ayında varroa mücadelesine devam... 
                                       Kovanların altının elek telli olması ya da yukarıdaki gibi polen tuzaklı olması  formik asit verilişini kolaylaştırıyor.

Formik asit yakıcı etkisini göstermiş. Kovanın ardındaki yapraklar kurumuş. 
 
Formik asit kullanmadığım eski tip kovanlarda varroa mücadelesini ilaç emdirilmiş varroastop denilen şeritlerle yapacağım. Sonucun hayırlı olması dileğiyle. Bu mücadelenin sonuçlarını ancak baharda göreceğiz.
Okuyucu ve izleyicilere selam ve saygılar.