16 Ekim 2013 Çarşamba

KIŞ HAZIRLIKLARI

Arife günü akşamı hazırladığım bloğumu tam yayınlayacağım sırada internet erişimim kesildi ve ancak bu akşam yayınlayabildim.

ÖNCELİKLE İZLEYİCİ VE OKUYUCULARIMIN BAYRAMINI KUTLAR, BAYRAMIN İNSANLIĞA BARIŞ, HUZUR VE GÜVEN GETİRMESİNİ DİLERİM.

Bal hasadından sonraki çalışmalarla gelecek yılın çalışmaları başlamış oluyor. Yapan için teşvik beslemesi, varroaya karşı ilaçlama çalışmaları ve arıları kış düzenine hazırlama etkinlikleriyle geçirdik son iki ayı. Bölgemiz neredeyse 4 aydır iliklerine kadar ıslatacak yağmura hasret kaldı. Geçen gün derste havadan sudan ve  kuraklıktan bahsederken, bir öğrenci ( mesleki eğitim merkezi öğrencisi) Kurban Bayramı'ndan sonra mutlaka yağmur yağar. Çünkü akan kanları Cenabı Allah yıkar, demişti. Meteorolojiye baktım, hakikaten ikinci ve üçüncü  bayram günü yağmurlu gösteriyor.
 
Tatil dönüşü "iyi ortaklık" projesi kapsamında 10 eylülde Bulgar ortaklarımız okulumuza ziyarete geldi. Dil bilmemek ne kadar kötü, beden diliyle, el kol hareketleriyle ne kadar anlaşılırsa o kadar anlaştık. Bulgaristan'dan göç eden bir öğretmen arkadaşımız var, o çevirmenlik yaptı.

Türkiye - Bulgaristan sınır kapısına yakın Dereköy'e giderken yolun sol tarafından sapıldıktan sonra birkaç yüz metre uzaklıktaki Aras alabalık Tesisleri
 



Bu arının bu zamanda ana arı yapmasının nedeni muhtemelen formik asitten dolayı ana arının kesilmiş olması ihtimali var. Çünkü kovana son formik asit uygulamasını 30 eylülde yaptım. Yeni ana arı çıkış da muhtemelen 14 ekim tarihi.
 
 
Yeni makine işime çok yarayacak. Denemesini yaptım ve memnunum.
3-4 ekim 2013 tarihlerinde hava mevsim normallerinin epey altına indi ve iki sabah kalın kırağı yapınca sebzeler ( domates, biber ) ve ikinci ürün mısırlar kavruldu ve kurudu.
Arılığın son durumu yukardaki fotoğraftaki gibi...
Bugün ikindi saatlerinde yağmur başladı..
Okuyucu ve izleyicilere selam ve saygılar.

25 Eylül 2013 Çarşamba

2013 YILI BAL HASADI SONRASI ÇALIŞMALARIMDAN KESİTLER

Temmuz ortalarında başladığımız bal hasadı aralıklarla devam etti ve ağustos sonunda geçen yılın yarısı kadar bal hasadıyla tamamlandı. Daha önceki yayınlarda da belirttim ama yine yazayım. Bu yıl mayıs başına kadar her şey yolunda gidiyordu. Hatta bahar bakımı yaparken ( nisan ayında ) güçlü kovanlar rahat çalışsınlar  diye ( burada arıların en yoğun oğul verme zamanı mayısın 2. ve 3. haftasıdır.) birinci kat ile ikinci kat arasına arıların girip çıkacağı kadar boşluk bırakarak daha rahat çalışmalarını istedim. Ne olduysa mayısın ilk haftasında oldu.  Kovan önlerinde avuç avuç arı ölüsüyle karşılaştım. O sırada çevrede yoğun tarım ilacı kullanımı olmuş. Ekinlere ilaç, Ayçiçek ve mısır ekimi yapılan çıplak toprağa ot ilacı... Tarlalar ot ve böcek öldürücü ilaçlarla adeta yıkanmış.
Birinci darbe buradan geldi.  Yaşlı arıcılardan birinin arılığından numuneler alınıp, ilaç kalıntısı olup olmadığı incelenmiş ve pek ilaç etkisine rastlanmamış! Çelişkili bir durum var. Ayrıca Tarımsal faaliyetlerin olmadığı ormanlık alanlarda da kovan önlerinin ölü arılarla dolu olduğunu söyleyen tanıdık arıcılarla karşılaştım.
Arılar tam kendini topladı derken mayıs sonlarında günlerce süren akyelden dolayı hırpalandılar ve arkasından gelen yağışlı ve serin hava  ve ve yaklaşık üç aydır süren kuraklık bal veriminin düşmesine neden oldu. Tabi ki bu durumda zaman bakımından benim de yetersizliklerim oldu.

Eski petekleri ve petek sırlarını eriterek ilk defa bir teneke dolusu mumum oldu.

Kara peteklerin eritilmesi bayağı meşakkatli bir iş.
Sırlar kısa sürede eriyor ve temiz bir mum ortaya çıkıyor. 
Mumun daha temiz ve saf olması için ikinci kez eritilişiyle ilgili foto...
Kararmış peteklerin ilk eritilmesi bu kadar coşkulu olmuyor, daha çok damlalar halinde olmaktadır.
Bu da bal eritme ve dinlendirme kazanı... Allah devlete, millete zeval vermesin sözü galiba böyle durumlarda daha çok kullanılan bir söz... 
 Havaların sıcak olduğu günlerin akşamlarında üç adet kovana formik asit uyguladım.
Kovanın birine 15 cc kadar, birine 30 cc kadar, diğerine 60 cc kadar. Asiti çok verdiğim arı, ana arısını kaybetti .Aşağıdaki  çerçevede kendi yaptığı ana arı görülmektedir.
Bu ana arı yavru yapmaya başladı. 
Eylül ayında varroa mücadelesine devam... 
                                       Kovanların altının elek telli olması ya da yukarıdaki gibi polen tuzaklı olması  formik asit verilişini kolaylaştırıyor.

Formik asit yakıcı etkisini göstermiş. Kovanın ardındaki yapraklar kurumuş. 
 
Formik asit kullanmadığım eski tip kovanlarda varroa mücadelesini ilaç emdirilmiş varroastop denilen şeritlerle yapacağım. Sonucun hayırlı olması dileğiyle. Bu mücadelenin sonuçlarını ancak baharda göreceğiz.
Okuyucu ve izleyicilere selam ve saygılar.
 

24 Ağustos 2013 Cumartesi

2013 YILI BAL SEZONU BİTERKEN

Arıcılık çalışmasına başladığım 2005 yılından itibaren en verimsiz bal sezonunu bitirmek üzereyim.
Arıcı olarak her yıl deneyimlerimize deneyim, bilgilerimize bilgi ekleyerek kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Her geçen gün daha başarılı olmamız gerekiyor.
Arıcılık deyince bulunduğum çevrede hala birinci sırada bal üretimi yer almaktadır. Dolayısıyla bizim de arıcılığımız sadece bal üretiminden ibarettir.

 


Daha önceki yayında da belirtmiştim: Arılarımın bulunduğu çevrede mayıs ve haziran ayları arılarım açısından hiç de iyi geçmedi. Tarımsal faaliyetlerden, kuraklıktan, uzun süreli lodos esmesi ve ardından 10 - 15 günlük yağışlı ve serin hava ve tekrar kurak bir sürecin devam etmesi çalışmalarımızı olumsuz etkiledi.


  Şu an itibariyle arılarımın olduğu muhit çok canlı ve yeşil ama kuvvetli bal gelecek durumda da değil. 2 - 3 gün önce açtığım bazı kovanlarda nisan ayı gibi yavru faaliyeti var. Tabi bu saatten sonraki fazla arı ne kadar üretici olur? Nitekim geçen günlerde bahar oğulu gibi iyi sayılabilecek bir oğulla karşılaştım.
 
Bal sezonu bitiyor, sırada varrova ile mücadele var.
 

 
Formik asitle varrova mücadelesi için henüz erken. Gündüz sıcaklığın 25 derecelere düşmesi gerek.
 
okuyucu ve izleyicilere selam ve saygılar.

14 Temmuz 2013 Pazar

2013 BAL SEZONU HAYAL KIRIKLIĞI YARATIYOR

Hayal kırıklığını kendim ve görüştüğüm arıcıların anlattıklarına göre yazıyorum. Oysa geçen ay bu zamanlar biraz bahar balı alma umudum vardı. Maalesef almak kısmet olmadı. 7-8 yıllık arıcılık çalışmalarımda en verimsiz sezonu yaşıyorum. arılar yaklaşık 12-13 gündür ayçiçeğine çalışıyor iyi de nektar geliyor. Fakat biz, arıları bu bal akımına yeterince tarlacılarla çıkamadık, sorun burada. Yine de kuvvetli kovanlardan - büyük kovanlardan- 35-40 kilo bal verecek arılar var  Onlar verimi düşük kovanlarla dengeyi sağlayacaktır.
.
 



Burada karşılaştığım arıcı dostlar da ayçiçeğine umut bağlamış durunda


Oğul dönemine hazırlık olsun diye 10 adet ruşet yaptık ama bu sene oğul da alamadık doğru dürüst...




 Boy boy, renk renk, çeşit çeşit örümcek,,, Çoğu arıları ağa düşürme için ağını atm
ış ve bizimkileri almış ağa...
 

 
Okuyucu ve izleyicilere selam ve saygılar.

13 Haziran 2013 Perşembe

BAL HASADINA DOĞRU

Yılına göre değişmekle birlikte şimdiye kadar genellikle haziranın son günleri ve temmuzun ilk günleri ayçiçek devreye girmeden sırlanmış petekleri alarak ilk bal hasadını yapardım. Gerçekten küresel ısınma ve buna bağlı olarak her yıl bitkilerin biraz daha erken çiçek açmasına ve ürün vermesine tanık oluyoruz. Bu yıl da zambaklar, akasyalar, karaçalılar ve ıhlamurlar geçmiş yıllara göre erken çiçek açtı. Bunun yanında nisanın ikinci yarısı ve mayıs ayında havalar mevsim normallerine göre sıcak ve kurak geçti. Mayısın yirmisinden sonra şiddetli rüzgarlı 8-10 gün geçti ki karaçalıların hızlı çiçek açıp, birkaç günde solması olumsuz bir durumdu. Rüzgarlı havalardan sonra serin ve yağışlı havalar devam ediyor. Bu sabah saat 7.45 gibi başlayan yağmur saat 8.30 sıralarında şiddetlendi, sonra sakinleyerek saat 11.00'e kadar yağdı.

Güçlü kovanların ballıklarında kenar petekleri neredeyse tamamen sırlandı, ortaya doğru olan peteklerde kenarlar ballı, orta kapalı yavrulu çalışmalar devam ediyor.
Bu yıl arılar oğula fazla yönelmedi. Bazı kovanlarda erkek yavrular sökülüp atılıyor, bazılarındaysa erkekler kapı önüne konuyor.

BAHAR MANZARASI AĞIRLIKLI GÖRSELLER
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
Çiftçiler, ziraat çalışanları, orman işleri yapanlar, hayvan sahipler, arıcılar ve keneyle temas etme olasılığı bulunan insanlara yönelik Kırım kango kanamalı hastalığına yönelik bir bilgilendirme toplantısına katıldım. İlginç bilgiler sundular. Kırım kango kanamalı hastalığı virüsünü bulaştıran kenelerin sevdiği hayvan sığırlar ve özellikle ineklermiş. İneği ayak sesinden tanırmış. Yol kenarları, ağaç dipleri bu kenelerin en sevdiği mekanlarmış. Aman dikkat!
 
Okuyucu ve izleyicilere bol ballı bir sezon dileğiyle selam ve saygılar.